Satranç Kim Tarafından Bulundu? – E-Okur

Bu oyun hakkında ortaya çıkan ilk yazılı belgeler ise, MS 3 veya 4. yüzyılda yaşayan İpucu Hükümdarı II. Chandragupta zamanında ortaya çıkmıştır. İlk oyunun adı “Çatarunga” olmuştur. Sonra ki zamanlarda ise İran’a geldiği ve oralarda Araplara geçtiği ve Endülüs üzerinden Avrupa’ya yayıldığı söyleniyor.
Biraz daha derinlere inelim: İran’da bu oyun Pers hükümdarlarının zekasını sizin adınıza kullandınız
Bu oyun öncelikli olarak devlet adamlarının analitik düşünebilme becerisi ve zekalarının ölçülmesi için kullanılmıştır. Ancak tarihçi olan Renate Syed, Hindistan’da satrancı olduğunu düşünüyor. Oyun ve düşünce geliştirmeden dönemler bir savaş taktiği olarak yürüten düşünüyor kendisi. Örnek olarak piyadelerin köylüler olduğu ve önden gönderildiği, fillerin zırhlı birlikler olarak arkadan katıldığını ve bir tür strateji geliştirme amaçlı denemeler çıkmasını anlatır.
Hintlerin korunma ihtimali de şu nedenle güç kazanmaktadır. Kullanıldığı ipuçlarında motif ve resim işlemelerinin yeri oldukça büyüktür. Yani savaşların halılara maliyeti kadar zahmetli bir işi yapan gruplar dersler kadar detay gerektiren bir oyunu da muhafaza edebilir. Büyük savaşları kazanmak ve toprakların korunması adına bu şekilde bir oyun geliştirebilecekleri Yediler.
Satrancın tarihi ile ilgili karmaşık olan çözümlerde bulunuyor:
net bir bilgi Olmasa da satrancın sonunda diir pek çok farklı görüş bulunuyor. Bunlardan birinde bu oyun, bir Brahman tarafından Şah’a hediye edilmiş ve bulan kişi Şah dile benden ne dilersen demiştir. Oynanış sırasında ise Brahman Satranç Kareleri için her biri öncekinden iki kat daha fazla buğday konması istemiş ve oyunun sona ermesine yakın bu sayıya ulaşılamayacak boyutlara ulaştı. Şah da Brahman’ı tebrik ederek onun ne kadar zeki ve güçlü olduğunu dile getirmiş.
Satranç mimarisinin esintileri taşıyor
Bu oyunun ait olan taşlara benzer olan türlerin Kuşhan Devleti’nin başkentinde bulunduğu söyleniyor. Daha sonra ise buradan Hint topraklarına doğru geçiş yapmıştır. Bizim tarihimiz için önemli yere sahip olan motif bazıların bu taşlarda kullanıldığı görülmektedir. At, kümbet ve çadır gibi motiflerin açıklanmasını sağlayan kelimeler oyun içinde olan taşlarda görülebilir. 11. Yüzyıla yönetimi bizim adımızın kullandığı bir klavye takımı da kullanmak ve bu takım Selçuklulara aitmiş.
Peki oyunlarda neler değişti?
Geçmiş dönemler bu oyunu oynayıp kazanmak pek kolay değilmiş devlet. Çünkü şu an kuralları bazı kurallar o zaman daha farklıydı. Örneğin vezir tek kare gidebiliyor, at sadece bir kare atabiliyor ve faydalanabiliyor sadece kale gidebiliyormuş. Kurallar böyle olunca da oyun bir hayli zor ve hareket kabiliyeti açısından kısıtlı hale geldi. Daha sonrasında is örnek olarak piyonların son kareye gelmesi istenen bir taşla istek veya başlangıçta iki kare atabilmesi ve rok yapma gibi hamleler getirilerek farklı hale gelen bir oyun haline geldi. Bu sayede de oyun biraz hız kazanır.
Artık sadece eski devletlerde oyun oynanmıyor!
1900’lerde şu an ki hal alan salonları için öncekileri romantik dönem satrancı ismi verildi. Bu oyun ile ilgili önemli anlardan bazılarında ise, Adolf Anderssen Göreceksiniz ki rakibini başarmış ve “Ölümsüz Oyun”u görmeyi başarmıştır. Daha sonra Soğuk Savaş döneminde de rastlanmıştır.
Ölüm Birliği bu oyun özelinde oldukça fazla bir gözlemde uzun süre yenilmezlik kurmuştur. Ama gittiklerinde onlar için önemli bir karşılaşma onları zorlamıştır. Ancak bu rakipler bir insan değildir. Bu konu ile ilgili günümüzde aklınıza bir sistem çalışmasını tahmin ediyoruz. ”koyu mavi” İsimli bir bilgisayar 1997 yılında Gary Kasparov’u yenerek tarihe geçmiştir. Şu üretilen bir bilgisayar sistemleri de insanlar yenebiliyor, ama yine de bu yapılar insanların ürettiğine göre belki de bundan sonra sonsuza kadar şah-mat olmaktan kurtuluruz.